Vîrâne Oldum
Vefâ bilmez gönüllere güvendim, vîrâne oldum,
Yalan sözden, iki yüzlü dilden hep pür-hâne oldum.
Ne çâre, âh, ne çâre! Nice âşıklar gibi ben de
Cihanın kahrını çektim; nihâyet bî-pervâne oldum.
Sitem doldu içim, sustum; helâk ettim hevesi,
Döküldü sabrımın inci libâsı—dâne dâne oldum.
Bir âlem var ki kalplerde, fakat çoğu fesâd ile,
Ben o dünyanın içinde bir başıma hicrâne oldum.
Demiştim: “Belki bir gönül anlar şu hâlimi,”
Meğer aldanmışım—gözyaşımla hem-zebâne oldum.
Hakîkat aradım yıllarca, gönül gözüyle baktım,
Ne yazık, hak dağlarında ben yine gurbâne oldum.
Ne dost bildim sebat etti, ne düşman etti merhamet,
Bu gam yüküyle ben artık hayâta bî-mekâne oldum.
Güneş sandım cemâllerini, sonunda hep yanıldım,
Zemîn-i aşkta ben böyle harâb-ı özrâne oldum.
Kime el uzatsam döndü hepsi birer hançer olup,
Ben ise sabırdan başka hiçbir derde dîvâne oldum.
Ne bir sâdık ne bir hâlis dostum kaldı bu demde,
Sükûtun sesine büründüm; âh ile efsâne oldum.
Geceler gurbettir şimdi, gündüzüm dahi hicran,
Ne hazan, ne bahar anlar beni—kalben virâne oldum.

Güzel manalı ve sanatlı şiir.