Eylülün İstanbul’u

Denizden tatlı buse Belgrad orman hava
Eyüp Sultan etrafı hikmet bekleyen yuva
Serin esen rüzgârlarla Maçka parkında ağaç
Boğazın endamına bırak kollarını aç
Eylülün İstanbul’u yürekten yaşanırken
Kurt kuş rızkını arar bir rahmet boşanırken
Emirgan sırtlarında Yahya Kemal anarken
Eylülün sevdasıyla o hüzünle yanarken
Süleymaniye huzur Beyazıt’a bakarken
Haliç’in sularında bir yakamoz yakarken
Eylülün İstanbul’u muhteşem Ayasofya
Dünyanın bir incisi ortasında Avrasya
Taksim Dünya merkezi İstiklal caddesinde
Boğazın serinliği Üsküdar gölgesinde
Kız kulesi uyanır su turkuaz sesinde
Çamlıca ezan sesi gökte minaresinde
Eylülün İstanbul’u Galata kulesinde
Şairler şehri bura şiir akar esinde
Eylülün sarı hüznü yansırken Yeşilköy’e
Moda’nın endamında gezmekse bir hediye
Bin bir çeşit hadise ah burası İstanbul!
Taşı toprağı altın uyuma arada bul
Eylülün İstanbul’u neşe sunar herkese
Kapalı çarşıda gez Haliç’ten rüzgar ese
Sultan Ahmet Camii ruh iklimi sunarken
Yeditepe üstünde tarih seni anarken
Kadıköy, Haydarpaşa kapısı Anadolu
Nostaljik kavuşmalar uzanır tren yolu
Eylülün İstanbul’u altın sarısı çınar
Bir son mevsim misali olgunlaşan ayva nar
Asude hazanında ermek varmış vuslata
Bir rindin özlemiyle insan varsa murada
Karacaahmet servi ah uhrevi âleme!
İstanbul’u anlatmak sığmaz ki her kaleme
Eylülün İstanbul’u perde perde açılır
Mavi göllerinde yıldız yeryüzüne saçılır
Sultanların şehrinde doğada başlar hazan
Bir şair edasıyla Dolmabahçe’ye Uzan
Zaman mekan içinde tarihi yarımada
Dünya üstünde cennet insan erer murada
Eylülün İstanbul’u içinde imkan saklı
Bin bir milletten insan sanki benden meraklı